Herkes için Adli Erişim

Klinik-Lab Adli Bilirkişilik | Taraf Bilirkişiliği | Tarafsız Delil Tespiti

Tarafsız Delil Tespiti

İhtilafların önemli kısmı hukukdışı uzmanlık konularındadır.

Klinik-Lab Adli Bilirkişilik

Bilirkişiler uygulamada hakimlerin yardımcısı uzmanlardır.

Taraf Bilirkişiliği

Verilecek kararı doğrudan etkileyen resmi bilirkişiye haklılığınızı ispat edebilmeniz önemlidir.

Eşit Koşullarda Temsil Edilme Hakkı

Hakimin resmi bilirkişiye müracaat ettiği bir konuda uzmandan görüş alınması avukatlık meslek etiği gereğidir.

Prof. Dr. Oğuz POLAT

Prof. Dr. Oğuz POLAT
Adli Tıp Uzmanı

10 Nisan 2012 Salı

ADLİ BİLİŞİM SUÇLARINDA BİLİRKİŞİLİK


Prof. Dr. Oğuz POLAT     Son yıllarda adli bilirkişilik uygulamalarında, çalışma alanlarındaki farklılıklar dikkat çekmektedir. Özellikle gelişmiş ülkelerde bu daha da ön plana çıkmaktadır. Örneğin, Amerika’da son 3 yılda adli bilirkişilik olgularının %48’ini “digital forensic” ya da Türkçeleşmiş haliyle adli bilişim olguları  oluşturmaktadır.

Adli bilişim, bilişim sistemleri üzerinden genellikle veri olarak elde edilen delillerin toplanması, saklanması ve analizini kapsayan bir çalışma alanıdır.

Adli Bilişim; elektromanyetik-elektro optik ortam(lar)da muhafaza edilen ve/veya bu ortamlarca iletilen; ses, görüntü, veri/bilgi veya bunların birleşiminden oluşan her türlü bilişim materyalinin, mahkemede  (elektronik dijital) delil niteliği taşıyacak şekilde; tanımlanması, elde edilmesi, saklanması, incelenmesi ve mahkemeye sunulması çalışmaları bütünüdür.’’ 

Cep telefonu, bilgisayar diski, mp3 çalar, CD, DVD, Flash Disk, sim kartlar, sunucu, modem gibi ağ cihazları gibi günlük yaşamda çok sık kullanılan birçok alette var olan bilgiler, çok önemli delil niteliği  kazanabilmektedir.

Bu uygulama özellikle ülkemizde son 3 yıldaki bir çok davada  görülmektedir. Burada davaların  sadece bilgisayarlarda var olduğu belirtilen dosyalardaki bilgilere dayanılarak açılması ve iddianamenin oluşturuluyor olması konunun ne denli önem kazandığını bize açıkça göstermektedir.

Elektronik delillerin kolaylıkla değiştirilebileceği, manipüle edilebileceği ve yoktan var edilebileceği gerçekleri karşısında, elektronik delillerin saptanmasında objektif ve standart yaklaşımının ne denli önemli olduğunu göz ardı etmemek gerekir.  

Adli bilişimde pratikte yaşanan problemlerin başında; özel ve uzman ekiplerin olmayışı, veri cihazlarına yedekleme yapmadan ve elektronik olarak mühürlemeden el konulduğu; şüpheliye ve avukatına herhangi bir tutanak verilmediği; bilgisayarların ve diğer veri depolama aygıtlarının manyetik alan etkisinden soyutlanmadan özensizce taşınması; özelliksiz odalarda “veri yazmayı önleyen cihaz”lar (FRED) olmaksızın elektronik delil incelemesi yapılması gelmektedir.

Bilişim suçlarında yargı açısından en önemli problemlerin başında  çok basit bir suçta bile bilgisayarda bulunan ilgisiz verilerin birkaç klasörle dosyanın şişirilerek savcı ve hakimin önüne karmaşık ve içinden çıkılamaz dosyalar halinde gelmektedir.

Bu tip olgularda bilirkişiliğin mutlaka bilimsel çerçevede, standart ve objektif kriterlere uygun olarak yapılması  gerekmektedir.  Halbuki şu andaki uygulamada herkes bilirkişi olarak atanabilmektedir.

Bu konu adli bilirkişiliğin en önemli konularından biri olarak adli bilimcilerin çalışma alanına girmektedir.    

1 Nisan 2012 Pazar

AMERİKA BİRLEŞİK DEVLETLERİNDE BİLİRKİŞİLİK UYGULAMASI


Prof. Dr. Oğuz POLAT   Amerika Birleşik Devletleri’nde bilirkişilik uygulamaları bize göre büyük farklılıklar göstermektedir. En  göze çarpan farklılık, bilirkişi seçiminin prensipte taraflara bırakılmış olmasıdır.

Ceza ve hukuk muhakemelerinde, tarafların kendi bilirkişilerini seçerek görevlendirmeleri ve dava konusu hakkında bu şekilde görüş belirtmeye taraf bilirkişiliği denmektedir.

Amerika Birleşik Devletleri’nde, bizdeki uygulamadan farklı olarak bilirkişilerin duruşmalarda sözlü ifade vermeleri uzun yıllardan beri uygulanan bir boyuttur. Türkiye’de ise bu durum Ceza Muhakemeleri Kanununun yeni uygulamasında karşımıza çıkmıştır. 5271 sayılı yasadaki ön plana çıkan en önemli farklılıklardan biri “sözlü ifade”dir.

Tüm davalarda, bilirkişinin şahsen mahkemeye gelmek ve heyet huzurunda sözlü ifade vermek zorunda olacağına dikkat edilmelidir.

Resmi koşullarda, Amerika  Birleşik Devletleri’ndeki kural, görüşü kanıt olarak sunulan tüm bilirkişiler keşfe (araştırmaya) konu olurlar. Bu, karşı taraf bilirkişisinin kimliğini bilme ve bu bilirkişi tarafından hazırlanan rapora erişme hakkı olduğu anlamına gelir.

Bilirkişi raporu kapsamının da mutlaka bilirkişinin belirteceği bütün görüşleri dayanaklarıyla ve temelleriyle içermesi gereklidir.

Tüm veri ile delillerin kullanılmasının yanı sıra bilirkişinin konuyla ilgili yayınları ve çalışmaları da raporda yer almalıdır. Burada son on yıllık yayınlarının yer almasının yeterli olduğu belirtilmektedir. Ayrıca, son 4 yılda yer aldığı davaların listesinin de bulunması gerektiği ayrıca belirtilmektedir.

İfade alma işleminin genellikle avukat ofisinde yapıldığı gözlenmektedir. İfade alma işlemi  mahkemede değildir. Avukat, tanığa ya da yeminli şahide, dava ile ilgili konular hakkında sorular  sorarak işlemi gerçekleştirir. Bilirkişi yemin ederek tüm uygun sorulara cevap vermelidir. Soru sorma  hakkı yoktur yapacağı iş sadece sorulara cevap vermektir.

Tüm ifade kelimesi kelimesine görüşme boyunca orada olan zabıt katibi tarafından kaydedilir. Daha sonra bir nüshası hazırlanır. İfade sırasında eğer gerekirse, bilirkişi kendi avukatını da bulundurabilir ve davanın diğer tarafları da orada olabilir. Çok özel davalar dışında hakimler ifade alma sırasında hazır bulunmazlar.

Görüldüğü üzere bilirkişilikte temel prensip, o konuda uzman olduğunu yayınları ve katıldığı bilirkişi olgularının listesiyle ispatlanmış olan bilirkişiden tanık fonksiyonuyla görüşün alınması ve bunu sözel olarak mahkemede yapmasıdır.