Herkes için Adli Erişim

Klinik-Lab Adli Bilirkişilik | Taraf Bilirkişiliği | Tarafsız Delil Tespiti

Tarafsız Delil Tespiti

İhtilafların önemli kısmı hukukdışı uzmanlık konularındadır.

Klinik-Lab Adli Bilirkişilik

Bilirkişiler uygulamada hakimlerin yardımcısı uzmanlardır.

Taraf Bilirkişiliği

Verilecek kararı doğrudan etkileyen resmi bilirkişiye haklılığınızı ispat edebilmeniz önemlidir.

Eşit Koşullarda Temsil Edilme Hakkı

Hakimin resmi bilirkişiye müracaat ettiği bir konuda uzmandan görüş alınması avukatlık meslek etiği gereğidir.

Prof. Dr. Oğuz POLAT

Prof. Dr. Oğuz POLAT
Adli Tıp Uzmanı

31 Mayıs 2012 Perşembe

TRAFİK KAZALARINDA BİLİRKİŞİLİK

Prof. Dr. Oğuz POLAT     Bilirkişi, mesleki ve teknik bilgisini somut olaya uygulamak suretiyle bundan sonra çıkacak bilimsel ve maddi sonuçları tespit etmekle yükümlüdür. Trafik kazaları da bilirkişiliğin gerektiği olayların başında gelmektedir.

Öncelikle belirtelim ki, bilirkişinin görüşü bir delil değil, delillerin değerlendirmesi için araçtır. Trafik kazalarında bilirkişilerin görüşü ve bilirkişilerin düzenlemiş oldukları raporlar çok önemlidir.

Ancak belirtmek gerekir ki, hakim bu raporlarla bağlı değildir. Fakat hakim bilirkişi raporu ile bağlı olmasa ve yeniden bilirkişi incelemesi yapma yetkisine haiz olsa da; bilirkişi raporundaki kusur oranını değiştiremez, çelişkili görülen bilirkişi raporları arasındaki çelişkileri kendisi telafi yoluna gidemez. Hakim ya raporu olaya uygun ve yeterli görür ve burumda rapordaki kusur oranına da itibar eder ya da rapora itibar etmez yeniden bilirkişi incelemesi yapar.

Trafik kazalarının ülkemizde ne denli ciddi bir problem olduğunu göstermek için Amerika ve Almanya  ile Türkiye arasındaki trafik kazalarıyla ilgili ölüm oranları, durumun ciddiyetini de göstermektedir.


ALMANYA’da   her 100 milyon taşıt/Km için      1 ölü
TÜRKİYE’de     her 100 milyon taşıt/Km için      13 ölü
A.B.D.’de         her 100 milyon taşıt/Km için      0,3 ölü

1970-1996 arası 26 yıllık süre Türkiye’de yol uzunluğu artışı %25, kaza sayısı artışı %1694, araç-yol-insan üçlüsü (17 misli).

Trafik kazalarında bilirkişi seçilen kimseler ölüm veya yaralanma ile sonuçlanan olayda kaza yapan şoförün kusuru bulunup bulunmadığını ve bu kusurun ne olduğunu, var ise nispeti tespit olunacaktır. Çünkü kaza yapan şoförün kusuru varsa, ceza sorumluluğu söz konusudur. Kusuru yoksa, şoför meydana gelen ölüm ve yaralanma olayında sorumlu olmayacaktır.

Uygulamada dikkatsizlik ve tedbirsizlik ile ölüm ya da yaralama suçlarında ceza davasının yanında ayrıca tazminata konu olması açısından hukuk mahkemelerinde de dava açılmakta ve çoğu kez hukuk mahkemelerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmaktadır.

Bugüne kadar Yargıtay’ın trafik kazaları ile ilgili hemen tüm içtihatlarında bilirkişi incelemesi yaptırılması konusu yer almış, bilirkişi incelemesi yaptırılmayan durumlarda hükmün bozulmasına karar verilmiş, raporların çelişkili olması durumunda bu çelişkinin yine bilirkişilerce giderilmesi istenilmiştir.

Sonuç olarak, trafik kazalarında bilirkişilik yapılması ve kazada taraf olan kişilerin de haklarını koruyabilmek için kendilerinin bilirkişilerden rapor alması gerekmektedir.   

15 Mayıs 2012 Salı

İŞ KAZALARINDA ADLİ BİLİRKİŞİLİK

Prof. Dr. Oğuz POLAT     Adli bilirkişiliğin en belirleyici olduğu alanlardan birisi de iş kazalarıdır.
   
Çalışanların iş yaşamında karşı karşıya kaldıkları en büyük riskler, iş kazaları ve meslek hastalıklarıdır.

Anayasa Mahkemesi bir kararında “çeşitli mesleklerin sağlık bakımından insanlar üzerinde zamanla yaptığı olumsuz etkiler meslek hastalığını ortaya çıkarmaktadır” diye belirtmektedir.

İş kazası, Sosyal Sigortalar Kanunu’nun 11. maddesinin A bendinde şu şekilde tanımlanmıştır;

“İş kazası, sigortalının işyerinde bulunduğu sırada, işveren tarafından yürütülmekte olan bir iş dolayısıyla, sigortalının işveren tarafından görev ile başka bir yere gönderilmesi nedeniyle asıl işini yapmaksızın geçen zamanlarda, emzikli kadın sigortalının çocuğuna süt vermek için ayrılan zamanlarda, sigortalıların işverence sağlanan bir taşıtla işin yapıldığı yere toplu olarak götürülmesi sırasında meydana gelen ve sigortalıyı hemen veya sonradan bedence veya ruhça arızaya uğratan olaydır. Kaza ile iş arasındaki “illiyet bağı” sigortalının kanuna göre uygun tazminatı almasını sağlar.

Dünyada yılda 270 milyon iş kazası meydana gelmekte ve yıllık 350 bin kişi iş kazası sonucu ölmektedir.

Ülkemizde iş kazasına bağlı ölüm hızının, 2000 yılında yüzbinde 13,91 iken 2005 yılında 15.49’a yükseldiği ni bildirilmiştir.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının verilerine göre, 2006 yılında 79.027 iş kazası meydana geldiği, 2002 yılında iş kazasına bağlı 872 ölüm olayı meydana gelirken, 2006 yılın da bu sayının 1.592 olduğu belirtilmiştir.

Türkiye’de iş kazaları ve iş kazalarına bağlı ölüm oranları gelişmiş ülkelere oranla ciddi seviyede daha yüksektir.

Yılda 80.000 kişi üzerinde iş kazası olmakta, 2.000 kişi ölmekte, 10.000 kişi özürlü olmakta, 100.000 saatten fazla iş gücü kaybolmaktadır.

Adli bilirkişilikte sistematik olarak iş kazasına bağlı şu sorulara cevap aranır; Kaza tanımı, sebepleri, etkileri, sonuçları hakkında değerlendirme.

İş kazaları adli tıp açısından iki durumda değerlendirilmektedir.

Birincisi; Ceza mahkemelerince hayati tehlike, mutad iştigal, uzuv zaafı-uzuv tatili, çehrede sabit eser    ile ilgili rapor düzenlenmesi,

İkincisi ise; İş ve asliye hukuk mahkemelerince maluliyetin değerlendirilerek hesaplanması.

Çalışanların yaptıkları iş ya da başlarına gelebilecek kaza nedeniyle bedenlerinde meydana gelen arızalar sonucu çalışma güçlerinde kayıplar oluşabilir. Bu eksiklik veya kayıplara maluliyet (çalışma gücü kaybı) denilir.

Uygulamada özürlülük, sakatlık, malullük, işgöremezlik derecesi gibi kavramlar birbirinin yerine kullanılmaktadır.

İş kazalarında adli bilirkişiden görüş alınarak hazırlanacak olan dosyanın daha sonraki aşamalarda  değerlendirilmesinde yol gösterici olması açısından büyük önemi olacaktır.

Davaların sonuçlanma süreleri iş kazalarında en önemli sorundur.

2002’de incelenen vakalarda davaların en uzun 24 yıl, en kısa 2 yıl sürdüğü göz önüne alındığında mağduriyetin bir başka boyutu daha ortaya çıkmaktadır.

Dava sürecinin uzaması kişilerin tazminatlarının ve hakedişlerinin alınmasında kayıplara yol açmaktadır.

Bazı devlet hastanelerinin nasıl hesaplandığı belli olmayan maluliyet oranları, mahkemeleri çelişkiye düşürmektedir.

Bu nedenle hesaplamanın mutlaka bir uzman tarafından yapılması önemlidir.

Diğer taraftan bugün kullanılan maluliyet cetvellerinin eksiklikleri tamamlanarak bu cetveller güncellenmelidir.