Prof. Dr. Oğuz POLAT

Prof. Dr. Oğuz POLAT
Adli Tıp Uzmanı

11 Mart 2012 Pazar

MOBBING OLGULARINDA ADLİ BİLİRKİŞİLİĞİN ROLÜ


Prof. Dr. Oğuz POLAT   Mobbing; özellikle hiyerarşik olarak yapılanmış ve kontrolün zayıf olduğu örgütlerde gücü elinde bulunduran kişinin ya da grubun, diğer grup ya da grup üyelerine psikolojik ve uzun süreli sistematik baskı uygulanması olarak tanımlanabilir.

Mobbing kavramı ilk kez, 80’li yılların başında İsveç’li Endüstri Psikoloğu Heinz Leymann tarafından kullanılmıştır.  

Leymann’a göre, işyerindeki kötü muamelenin mobbing (psikolojik yıldırma) olarak tanımlanabilmesi için;

- Sistematik ve bilinçli olması,
- Haftada en az 1 kez,
- En az 6 ay boyunca tekrarlanması gerekmektedir.

Uluslararası düzeyde yapılan tüm araştırma sonuçlarının birleştiği ortak nokta, mobbing   mağdurlarının, diğer şiddet ve taciz mağdurlarından çok daha fazla sayıda oldukları   doğrultusundadır.

İsveç ve Almanya’da yüzbinlerce mobbing mağdurunun erken emekli oldukları veya psikiyatri  kliniklerinde yatarak tedavi edildikleri kayıtlarda yer almaktadır. İtalya’da 1 milyondan fazla çalışanın mobbing kurbanı olduğu; 5-6 milyon kişinin ise, yaşanan bir mobbing olgusunu iş arkadaşı veya aile bireyi olarak izledikleri bildirilmektedir.

Avrupa Birliği’ne üye ülkelerde gerçekleştirilen kapsamlı bir diğer araştırmanın bulguları ise en az 12 milyon kişinin mobbinge maruz kaldığı doğrultusundadır. Bu rakam, çalışan nüfusun yüzde 8’ini ifade etmektedir.

Çalışan nüfusa göre, mobbinge uğrayanların oranı, İngiltere’de yüzde 16, İsveç’te yüzde 10, Fransa ve Finlandiya’da yüzde 9, İrlanda ve Almanya’da yüzde 8, İspanya, Belçika ve Yunanistan’da yüzde 5, İtalya’da ise yüzde 4 olarak bildirilmektedir.

Mobbing sonucu tedavi giderleri için yapılan harcamalar  ile işin yitirilmesine bağlı düzenli gelirin kaybı, ekonomik olarak mağduru yıpratan ögelerdir.

Sosyal açıdan ise imajın zedelenmesi, depresif davranışlar nedeniyle çevresi tarafından terk edilmesi, mesleki kimliğini yitirmesi ve başarısız olarak algılanması gündeme gelir.

Depresyon, anlamsız korkular, dikkatin toplanmasında başarısızlık, özgüven ve özsaygının yitirilmesi sıklıkla yaşanan semptomlardır. Yüksek tansiyon, baş ve sırt ağıları, sindirim sistemi hastalıkları da yaşanan mobbing olaylarına bağlı olarak karşımıza çıkabilmektedir.

Mobbing yaşayan kişinin haklarını koruyabilmesi için yasal boyuta başvurması gerekmektedir. Bu aşamada en iyi kılavuz da adli bilirkişiden yaşadığı mobbinge bağlı meydana gelen ruhsal ve fiziksel  tüm hasarları gösteren bir raporun alınmasıdır.

Mahkemede, yaşanan mobbinge bağlı meydana gelmiş tüm hasarlanmaları en objektif ve bilimsel olarak gösterebilecek olan adli bilirkişinin hazırladığı rapordur.

Bu rapor mahkemenin karar vermesinde kılavuz görevi görecek ve doğru bilgiyi verecektir.  

0 yorum:

Yorum Gönder