Prof. Dr. Oğuz
POLAT Mobbing; özellikle hiyerarşik
olarak yapılanmış ve kontrolün zayıf olduğu örgütlerde gücü elinde bulunduran
kişinin ya da grubun, diğer grup ya da grup üyelerine psikolojik ve uzun süreli
sistematik baskı uygulanması olarak
tanımlanabilir.
Mobbing kavramı ilk kez, 80’li
yılların başında İsveç’li Endüstri Psikoloğu Heinz Leymann tarafından kullanılmıştır.
Leymann’a
göre, işyerindeki kötü muamelenin mobbing (psikolojik yıldırma) olarak
tanımlanabilmesi için;
- Sistematik ve
bilinçli olması,
- Haftada en az 1
kez,
- En az 6 ay boyunca
tekrarlanması gerekmektedir.
Uluslararası düzeyde
yapılan tüm araştırma sonuçlarının birleştiği ortak nokta, mobbing mağdurlarının, diğer şiddet ve taciz
mağdurlarından çok daha fazla sayıda oldukları doğrultusundadır.
İsveç ve Almanya’da
yüzbinlerce mobbing mağdurunun erken emekli oldukları veya psikiyatri kliniklerinde yatarak tedavi edildikleri
kayıtlarda yer almaktadır. İtalya’da 1 milyondan fazla çalışanın mobbing
kurbanı olduğu; 5-6 milyon kişinin ise, yaşanan bir mobbing olgusunu iş arkadaşı
veya aile bireyi olarak izledikleri bildirilmektedir.
Avrupa
Birliği’ne üye ülkelerde gerçekleştirilen kapsamlı bir diğer araştırmanın
bulguları ise en az 12 milyon kişinin mobbinge maruz kaldığı doğrultusundadır.
Bu rakam, çalışan nüfusun yüzde 8’ini ifade etmektedir.
Çalışan
nüfusa göre, mobbinge uğrayanların oranı, İngiltere’de yüzde 16, İsveç’te yüzde
10, Fransa ve Finlandiya’da yüzde 9, İrlanda ve Almanya’da yüzde 8, İspanya,
Belçika ve Yunanistan’da yüzde 5, İtalya’da ise yüzde 4 olarak
bildirilmektedir.
Mobbing
sonucu tedavi giderleri için yapılan harcamalar
ile işin yitirilmesine bağlı düzenli gelirin kaybı, ekonomik olarak
mağduru yıpratan ögelerdir.
Sosyal
açıdan ise imajın zedelenmesi, depresif davranışlar nedeniyle çevresi
tarafından terk edilmesi, mesleki kimliğini yitirmesi ve başarısız olarak
algılanması gündeme gelir.
Depresyon,
anlamsız korkular, dikkatin toplanmasında başarısızlık, özgüven ve özsaygının yitirilmesi sıklıkla yaşanan
semptomlardır. Yüksek tansiyon, baş ve sırt ağıları, sindirim sistemi
hastalıkları da yaşanan mobbing olaylarına bağlı olarak karşımıza
çıkabilmektedir.
Mobbing yaşayan kişinin haklarını
koruyabilmesi için yasal boyuta başvurması gerekmektedir. Bu aşamada en iyi
kılavuz da adli bilirkişiden yaşadığı mobbinge bağlı meydana gelen ruhsal ve
fiziksel tüm hasarları gösteren bir
raporun alınmasıdır.
Mahkemede, yaşanan mobbinge bağlı
meydana gelmiş tüm hasarlanmaları en objektif ve bilimsel olarak gösterebilecek
olan adli bilirkişinin hazırladığı rapordur.
Bu rapor mahkemenin karar vermesinde
kılavuz görevi görecek ve doğru bilgiyi verecektir.
0 yorum:
Yorum Gönder